Ekonomik göstergeler her yıl 4 çeyrek dönemde incelenir. Ekonomik büyüme ülkenin bir önceki yıl üretilen toplam mal ve hizmetlerde ki değişimini gösterir. Ayrıca o ekonominin sektörleri hakkında bilgiler verir. Hal böyle olunca büyüme ya da küçülmenin nasıl devam edeceği, sürdürülebilirliği konusunda da bilgi verir. Yani bir dönem çok fazla büyümek tek başına yeterli değildir. Sürdürülebilir büyüme ülkeye yabancı yatırımcıların yatırım yapmasını sağlayacaktır.

Geçtiğimiz hafta açıklanan 2.çeyrek ( Nisan-Mayıs-Haziran) büyüme rakamlarına bakarsak; ülkemiz geçen yılın 2.çeyreğine göre % 9,9 küçüldü. Açıklanan bu rakamın beni şaşırtmadığını belirtirim çünkü 2019 yılı 2.çeyreğinde ülkemiz % 1,7 küçülmüştü. Yani geçtiğimiz yıl aynı dönemde de bir ekonomik durgunluk yaşıyorduk. Tüm dünya ekonomisinin bir resesyona gireceği fakat bunun nasıl bir durum olacağı zaten aylardır tartışılmaktaydı. Yani U şeklinde mi, V şeklinde mi bir resesyon olacağı ekonomik bir daralma bekleniyordu. Ekonomilerde yaşanan bu daralmaların nedenlerine ve sektörlere bakmak gerekir. Ülkemize baktığımızda ise ekonomik bir daralma bekliyorduk çünkü salgının ülkemizde en yaygın olduğu bu dönemdi. Sokağa çıkma yasaklarının olduğu, hizmet sektörünün kapalı olduğu ve üretimlerin yavaşladığı bir dönemdi.

Türkiye hizmet sektörünün yoğun olduğu bir ekonomidir. Hal böyleyken salgın döneminde en fazla zararı gören hizmet sektörü olduğu için daralma kaçınılmazdı. Hammadde ve üretim aşamalarında yaşanan sorunlar nedeniyle ve de arzda yaşanan düşüşlerin de etkisiyle sanayide üretimler azalmıştır. Sanayi % 16,5 ve hizmet sektörü % 25 küçülmüştür. Tarım % 4, bilgi ve iletişim % 11 ve finans faaliyetleri % 27,8 artış göstermiştir. Fakat GSYH içindeki paylarına baktığımızda neredeyse %50 sanayi ve hizmet sektörleri oluşturduğu için onlarda yaşanan değişimler daha fazla etki etmektedir. Ekonomin ağırlıklı olarak hizmet sektörü olmasının sıkıntılarını böyle dönemlerde daha net görülmektedir. Üreten bir ekonomik modele yönelmemiz gerektiği bir kere daha karşımıza çıkmaktadır.

Tasarrufları artırmalı, rezervlerimizi doğru kullanmalı ve destek paketlerini doğru yönlendirmeliyiz. Küresel yaşanan salgın nedeniyle sermaye hareketliliğinde bir hızlanma devam edecektir. Bizim ülkeye olan güveni artırmalı, risk primimizi düşürmeli ve Türk lirasının daha fazla değer kaybını önlemeliyiz.

Saygılarımla…6.9.2020

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close