Sorunların bitmediği ve her geçen gün arttığı bir yıl olan 2020 yılının son çeyreğine yaklaşırken hem ekonomik hem de sağlık açısından belirsizlikler devam etmektedir. ABD seçimleri, ABD ile Çin arasındaki ekonomik savaş, Covid19 aşısı ve ekonomik daralmalar çözüm bekleyen en önemli sorunlarımızdır.
Dünya ekonomisinde bu kadar fazla paranın basılması ile bol para dönemini yaşamaktayız. Faizlerin düşük olduğu bir ortamda gelişen ülkelerin sermaye sıkıntısı çekmesi de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişen ülkelere sermaye girişlerinde azalmalar ve yavaşlamalar mevcuttur. Para basılmasında firmaların ve ülkelerin bu bol para dönemi sonrası yaşayacakları olumsuzlukları da hesaba katmak gerekir. Yapılan işler için kullanılan kaynaklar ya öz kaynaktır ya da borç şeklindedir. Kaynak ucuz olduğu zaman borçlanma artmaktadır. Borç fazlalaştıkça geri ödemeler de artmaktadır ve herhangi bir ekonomik yavaşlamada bu borçlar ödenemez hale gelmektedir. Covid19 salgını nedeniyle yavaşlayan ekonomiler ülkelerin ve firmaların borçlarını ödemelerini zorlaştırmıştır. Bazen de borç ödeme zamanı başka bir borçla ödeme yapılmaktadır fakat kriz dönemlerinde sizlere borç vermek isteği azalmaktadır.
Ülkemiz açısından bakarsak yılın son çeyreğinde ödemelerin olması, döviz kurunun yükselmesi ve enflasyon en önemli sorunlardır. Ayrıca kısa vadeli ödenmesi gereken yaklaşık 170 milyar $ borcun olması da diğer bir sorunumuzdur. Merkez bankası rezervlerinin azalması da borcun ödenme riskini artırmaktadır. Rezerv/Kısa Vadeli Borçlara oranı ise %50 seviyesindedir. Bu durumlar ülkemizin yatırım yapılabilir ülke durumunda olmasını olumsuz etkilemektedir. Yabancı yatırımcıların ülkeye gelmesine engel olmaktadır. Yabancı yatırımcı gelirse döviz gelir, döviz gelince dolar kuru düşer ve döviz bollaşıp kur düştükçe CDS primi de düşecektir. Birbirini tamamlayan bir süreçtir. Grafikte 2012 ile2020 yılları arasında kısa vadeli borçlar ve rezervleri görebilirsiniz. 2013 yılına kadar ciddi döviz girişleri olmuştu ve yatırım yapılabilir ülke notunun üstünde nota sahiptik. Fakat bu durum 2017 yılı itibariyle daha fazla borçlanma (kredi kullanımı) ile piyasayı canlandırmaya çalıştığımız için hem kurda bir artış hem de enflasyon oluşmasına neden olmuştur. Piyasalarda geçici bir canlılık olsa da bu durumun sürdürülemez olduğu aşikârdır.
Saygılarımla…20.9.2020