Türkiye ekonomisinin lokomotifi olması gereken ISO 500 şirketleri, 2024’ün ilk yarısında alarm veren sonuçlar açıklıyor. Son yıllarda, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketini temsil eden ISO 500 listesi, beklenmedik bir trende sahne oluyor: artan zararlar. Türkiye’nin sanayisinin bel kemiği olan ISO 500 şirketleri, neden zara açıklıyor? TÜİK’in Ağustos 2024 verilerine göre, bu şirketlerin %38’i net zarar ederken, sanayi üretimi Haziran ayında bir önceki yıla göre %1.5 daraldı. Daha da çarpıcı olanı, bu krizin iş piyasasına yansımaları: İşsizlik oranı Temmuz 2024’te %11,2’ye yükselirken, sanayi sektöründe 2024’ün ilk 6 ayında 87 bin istihdam kaybı yaşandı.

Ülkenin en büyük devleri neden kâr edemiyor? Bu durum, sadece şirketler için değil, ülkemizin ekonomisi açısından endişe verici bir durum. Yatırımlar ve büyüme açısından endişe vericidir. İSO 500 şirketlerinin zarar etmesindeki en büyük etken, yüksek enflasyon ve kurlarda yaşanan hareketlerdir. Özellikle imalatın ithalata olan bağımlılığı, şirketlerin döviz hareketliliğinden olumsuz etkilenmesi ile maliyetlerini doğru yapamamasıdır. Dünya genelinde talebin azalmasından kaynaklı rekabet edebilmek için kar marjlarının azalması da işleri zorlaştırıyor. Yüksek faiz oranlarından kaynaklı olarak finansman maliyetlerinin artması da şirketlerin zara etmesinde rol oynuyor. 

Hükümetin aldığı kararların hem enflasyon hem de büyüme konusunda bir faydasının olmadığını görüyoruz. Yaşanan sorunlar karşısında yönetilemez bir durumdayız. Ani gelişen olaylar ve kararlardan dolayı yapılan adımların ve çekilen çilenin maalesef boşa gittiğini görmekteyiz. Tüm ticari işletmeler ciddi bir finansman sorunu yaşamaktadır. Likiditeye ulaşım her geçen gün daha zor ve daha maliyetli olmaktadır. 

1. Enflasyon ve Kur Kıskacında Maliyet Krizi

Türkiye, son 5 yılda TL’nin dolar karşısında %500’e yakın değer kaybetmesi ve yıllık enflasyonun %70’leri aşmasıyla mücadele ediyor. Bu durum, özellikle ithal girdi kullanan şirketleri vurdu. Örneğin, Otomotiv devi Tofaş, 2023’te 1.2 milyar TL zarar açıklarken, bunun en büyük nedeni olarak dövizli borçlar ve yükselen üretim maliyetlerini gösterdi. Benzer şekilde, Beyaz eşya üreticisi Arçelik, maliyet artışlarını fiyatlara yansıtamadığı için kâr marjlarının %30 daraldığını duyurdu.

2. Tüketici Artık Alamıyor: Talep Çöküşü

Enflasyon, halkın alım gücünü her geçen gün azalttı. TÜİK’in 2024 ilk çeyrek verilerine göre, dayanıklı tüketim harcamaları %15 azaldı. Bu, otomotiv, inşaat ve elektronik sektörlerinde satışların dibe vurması anlamına geliyor. Ford Otosan, geçen yıl üretimini %20 kısmak zorunda kaldı. Aynı şekilde, Vestel’in beyaz eşya satışları Avrupa’da %12 düşüş yaşadı.

3. Enerji Faturası: Petrol ve Doğalgazın Ağır Yükü

Türkiye, enerjide %75 dışa bağımlı. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası doğalgaz fiyatları 4 kat, elektrik maliyetleri %300’e yakın arttı. Örneğin, çimento devi OYAK, enerji maliyetlerinin toplam üretim giderlerinin %60’ını oluşturduğunu açıkladı. Petkim ise 2023’te 2.4 milyar TL zarar etti, nedeni ham petrol fiyatlarındaki artış oldu.

4. Borç Batağı: Şirketler İflasın Eşiğinde

Birçok büyük şirket, döviz borçlarıyla büyüdü. Ancak TL’nin değer kaybı, bu borçları katladı. THY, 14 milyar dolar döviz borcuyla en riskli şirketlerden biri haline geldi. Benzer şekilde, Ereğli Demir Çelik, döviz borçları nedeniyle finansman giderlerini %200 artırdığını açıkladı.

Çözüm: Ne Yapılmalı?

✔ Yerli Üretim Hamlesi: İthal girdi bağımlılığını azaltacak yerli sanayi politikaları şart. TOGG örneği, otomotiv yan sanayisinde %35 yerli katkıyı hedefliyor. Diğer sektörlerde de benzer modeller uygulanmalı.


✔ Enerji Verimliliği: Güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları acilen artırılmalı. Borusan, 2025’e kadar enerjisinin %50’sini yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı planlıyor.

✔ Finansal Revizyon: Şirketler, döviz riskini hedge eden finansal enstrümanlara yönelmeli. Ayrıca, uzun vadeli sabit faizli krediler teşvik edilmeli. Faizlerin daha doğru hale getirildiği ve finansmana erişimin kolaylaştırılması. Enflasyonla mücadele kapsamında tüm yükün vatandaşın sırtına yüklenmemesi ve kamu harcamalarında kısıtlamaya gidilmesi. 

Son 3 yıla baktığımızda sanayinin büyümeye katkısının azaldığını görüyoruz. Büyüme daha çok tüketimden geliyor ki burada da enflasyon kaynaklı talebin öne çekilmesi yer alıyordu fakat şu an iç talepte de bir azalma görülüyor. Piyasaları sadece faize odaklanarak bu kadar baskılanması doğru bir durum değil. Bizim üretmeye ve markalaşmaya önem vermemiz gerekiyor. Bizim tek çıkar yolumuz imalatın ithalata bağımlılığını azaltarak daha verimli üretimler yapmalıyız. Üreticiyi motive edip desteklemeyiz. 

Son Söz: Ya Toparlanacağız Ya da Batacağız

ISO 500 şirketlerinin yaşadığı kriz, Türkiye’nin üretim modelinin iflası anlamına geliyor. Eğer yerli üretim, enerji bağımsızlığı ve finansal disiplin sağlanamazsa, bu şirketler birer birer tarih olacak. Ekonomi Bakanlığı’nın acilen bir “Sanayi Kurtarma Planı” devreye alması gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye’nin sanayisiz kalma riski bile var.

Ayrıca siyaset konusuna çok girmek istemiyorum ama baktığımızda “Millet kazanacak” ve “Soyadımız Türkiye” gibi söylemelerin ortak noktasında TÜRK Milleti yerine genel bir Millet kelimesi kullanıldığını görüyorum. Bu durum hiç hoş ve doğru bir noktaya gitmediğimizi gösteriyor. Vatandaşların boş söylemlere uğraşmayı bırakıp ciddi konulara yönelmemiz ve uyanmamız gerekiyor. Yoksa memleket elden gidiyor. Bu durum iktidar ya da muhalefet meselesi değil. Çünkü daha önce de belirtmiştim iktidar ve muhalefet hepsi, tek bir yerden yönetildiğini bir kez daha görüyoruz. 

Kurban Bayramınızı tebrik ederim. Sağlıklı, huzurlu ve bereketli nice bayramlara kavuşmak dileğiyle….

Saygılarımla…9.6.25

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close