Piyasaların doğru ve düzgün işleyebilmesi için sürdürülebilir, piyasa ile uyumlu, şeffaf ve kontrol edilebilir politikalar izlenmelidir. İzlenen politikalar piyasa beklentileri ile uyumlu, orta vadeli ve uzun vadeli hedefler içermelidir. Geçtiğimiz haftadan bu yana yaşanan Bakanlık değişimi, Merkez Bankası değişimi ve Cumhurbaşkanının yeni ekonomik adımlar atılacağını belirtmesi Dolar TL de geri çekilmelere ve TL’nin değer kazanmasına neden olmuştur. Yaşanan değişim piyasalara olumlu yansımıştır fakat piyasa bu değişikliklerin nasıl ve hangi enstrümanlarla destekleneceğini beklemektedir. Tüm bu yaşananlara Doların diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesi ve aşının bulunmasını ekleyebiliriz. Dolar Endeksi (DXY) 6 önemli para birimine (Euro, Sterlin, Yen, Kanada Doları, İsveç Kronu, İsviçre Frangı) karşı Doların durumuna baktığımızda Covid19 salgının başladığı dönem hariç hep düşmüştür. Yani dolar gelişmiş ülke para birimlerine karşı değer kaybetmiştir. Akıllara ise şu soru gelmektedir dolar bizde neden değer kazandı ya da TL neden değer kaybetti? Tl’nin geçen hafta değer kazanması ile geçtiğimiz süreçte değer kaybetme nedenleri aynıdır.
Merkez bankası dolaylı faiz artırımına tekrardan başlayarak politika faizinde değişikliğe gidilecek olması piyasalarda beklenti oluşturmuş ve bunun fiyatlanması yapılmaktadır. Geçtiğimiz hafta Goldman Sachs politika faizinde 475 baz puan artışı ile %15 seviyesine çekilmesidir. Piyasanın genel beklentisi ise bu hafta yapılacak PPK toplantısında politika faizinde 400-500 baz puan artış beklemektedir. Oluşan beklentiler ve yapılan değişiklikler ile Dolar TL’nin 8.50 seviyelerinden 7.70 seviyelerine kadar gerilemesine neden olmuştur. CDS risk primimiz 550 seviyesinde 400 seviyesine gerilemiştir. Borsada banka hisseleri artış ile haftayı kapatmıştır. Bundan sonra yapılacak olan hamleler ise bize kurun hangi seviyede kalacağını gösterecektir. Geçtiğimiz Eylül ve Ekim toplantılarında Merkez Bankası piyasa beklentileri dışında hareket etmiş ve kurun sert aşağı ve yukarı hareket etmesine neden olmuştur. Grafikte Eylül ve Ekim ayındaki değişimi görebilirsiniz. Bakalım bu toplantıda piyasa beklentisine cevap verecek ve politika faizini 400-500 puan artıracak mı bekleyip göreceğiz.
Benim beklentim ve düşüncem 200-250 baz puan faiz artışı olacağı yönündedir çünkü geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanının yapmış olduğu açıklamalarda iki konu dikkatimi çekmektedir.
-Faiz sebep enflasyon neticesidir.
-faizlerin en azından enflasyon seviyesinde tutulma mecburiyeti mücadelemizi zora sokuyor.
Bu iki açıklama ile enflasyonla mücadele ederken büyüme hedefimizi de gerçekleştirmeye çalışmamız bizi zorlamaktadır. Ayrıca enflasyonu tek haneye çekileceği vurgusu da faizlerin çok fazla yükseltilmeyeceğini göstermektedir. Güven ve istikrar ortamını oluşturarak yabancıları tekrardan ülkemize çekmeliyiz. Borsada yılbaşından bu yana yabancıların yaklaşık 15 milyar $ bir çıkış yaptığı görülmektedir. Ayrıca Merkez Bankasının son açıkladığı Haftalık para ve Banka istatistiklerinde Tl mevduatlarında azalış döviz mevduatlarındaki artış dikkatimizi çekmektedir. Bütün bunlar ışığında ne olur derseniz, Dolar Tl’nin geçtiğimiz aydaki gibi hızlı olmasa da yukarı yönlü 8.20 seviyesine doğru hareketinin başlayacağını üzülerek belirtirim. Burada sadece politika faizine takılıp kalmanın da tek başına yeterli olmadığını anlamamız ve bunu doğru politikalar ile desteklememiz gerektiğini unutmamalıyız.
Saygılarımla…15.11.2020