Son yıllarda gerçekten sorunlarımızın biri bitmeden diğerinin başladığına şahit oluyoruz. Sorunları çözmeye çalışırken geçmişten ders almadığımız da ortaya çıkıyor. Ülkemizin son yıllarda enflasyonla gerçekten mücadele etmediği ve geçici çözümler ile günü kurtardığımızı görüyoruz. Enflasyon konusunda kalıcı çözümler için tek başına alınacak kararlar değil bir bütün olarak hareket edilmelidir. Aslında yapılması gerekenler çok zor değil hem kendimiz hem de farklı ekonomiler bununla mücadele etmiş ve doğru çözümler elde edilmiştir. Bunu yapmadığınız takdirde alım gücünüz azalıyor ve cebinizdeki paranın rakam değeri ile alım gücü bir olmuyor. Bir diğer önemli konu da deprem. Bu konuda da maalesef anlık üzüntüler, açıklamalar, yardımlar vs ile günü geçiştiriyoruz.
Türk Ekonomi Modeli olarak adı verilen sözde modelde olması gerekenlerin tersi olduğunu görüyoruz. 2022’de Türkiye’nin dış ticaret açığı 110,2 milyar $. Cari açık 48,77 milyar $ oldu. Ayrıca enerji ve altın hariç ticaret açıklarında da artış var. Cari açığın finansmanı açısından önemli olan doğrudan yatırımlarda da bir artış olmadı. Hisse senedi ve tahvilden 8,93 milyar $ çıkış oldu. Kaynağı belirsiz para girişlerinde ise ciddi bir artış ile 24,2 milyar $ yükseldi. Net Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) açığı; 279,1 milyar $. Düşük faiz ile birlikte döviz kurunu yerinde tutmaya çalışmak ve bunun için yakılan Merkez Bankası dövizleri sonucunda rezervler de yaklaşık eksi (-) 38 milyar $ seviyesine indi. Bütün bunların yanında kuru tutma çabası aynı faylarda biriken enerji gibi bir hal alıyor. Patlamanın etkisi ve yansımaları maalesef yine yıkıcı olacaktır.
Kurun nereye gideceği ile ilgili farklı yorumlar geliyor. Farklı finans kuruluşlarından ülkemizin ekonomik durumuna göre yorumlar da geliyor. Aslında burada odak noktası seçim. Seçim sonrası alınacak kararlar ve atılacak adımlar önem kazanacak. Nasıl Eylül 2020’de başlayan yanlış politikalar ile kötüleşen ekonomimiz doğru adımlar atılırsa da düzelmeye başlayacaktır. Standard Chartered’ın beklentilerine göre, Türkiye’de seçimin sonucunda dolar/TL’yi; mevcut politikaların devamı halinde ise 36 TL seviyesine çıkabileceğini, politika değişikliği olursa ise 20 TL’ye düşeceğini ve yıl sonu için ise 28 TL seviyesinde olmasını beklediklerini açıklamış. Ama benim dikkatimi çeken nokta ise Mısır Lirasının Dolar karşısında aynı bizim Türk lirasının olduğu gibi aylarca yatayda kalıp daha sonra %20’lere yakın değer kaybettiğini görüyoruz.
Deprem bölgelerinin rakamlarla durumuna baktığımızda; toplam nüfusun %16’sına denk gelen yaklaşık 14 milyon insan yaşıyordu. 37 organize sanayi bölgesi ile birlikte 15 bin işletme ve yaklaşık 450 bin çalışan bulunmaktaydı. 11 ilin ekonomisi içindeki payı toplamda %9,75. Türkiye’deki toplam ihracatın %8,06’sını denk gelen ihracat rakamları 2022 yılında toplam 20,50 milyar $. Türkiye geneli kurumlar vergisi ve KDV faal mükelleflerinin yaklaşık %10 burada bulunuyor. Rakamlar bunlar ama bunların yarattığı etkinin yani değerin ne olduğunu hesaplamak zor. Çünkü bölgedeki şirketlerle alışverişi olan şirketler nasıl etkilenecek onu tam olarak kestirmek zor. 2023 yılı ilk yarısında beklentilerden daha düşük bir büyüme olması muhtemeldir. 1999 yılında yaşanan depremden sonraki 2 çeyrekte milli hasıla büyüme oranı-4.0 ve -1.2 olmuştu. Bu tarz üzücü ve etkileyici olaylar sonrası tüketim eğiliminde düşüşler olması gayet insanı ve normaldir.
Türkiye’nin 2022 yılında GSYH’si yaklaşık 850 milyar $. Deprem bölgesi için altyapı ve konut için sadece belirlenen rakamın yaklaşık 50 milyar $ olduğu hesaplanıyor. Bu harcamalar bütçe açısından oldukça yüksek ve finanse dilmesi güç. Depremin yarattığı büyük hasarı kaldırmak ve bölgenin yeniden yaşanabilir hale getirilmesi için ciddi kamu harcamalarına ihtiyaç olacaktır. Mevcut kamu borçlanmasına deprem ve seçim harcamaları da eklendiği vakit risklerin daha da artacağı ortaya çıkıyor. Yani büyümenin ve döviz kurunun olumsuz etkileneceği aşikardır.
Yurtdışına baktığımızda Ukrayna-Rusya savaşının birinci yılı sonrasında Rusya’nın dış ticaret verilerine göre ambargoları dost ya da müttefik ülkeler yardımı ile çözdüğü görülüyor. Çin’in arabulucu olarak barış için iyi bir rol oynaması muhtemeldir. Çünkü Rusya Ekonomisinde ve Avrupa ekonomisinde Çin’in yeri azımsanmayacak kadar fazla. Bununla beraber artan resesyon riskleri de diğer unsurlardır.
Deprem sonrası çıkardığım bazı dersler oldu. Daha fazla çalışmamız ve üretmemiz gerektiğine olan inancım bir kez daha arttı. Ayrıca hayatın ne kadar anlamsız ve kıymetsiz olduğunu net bir şekilde gördük. Bazı değersiz şeylere fazla mana yüklemenin de bir anlamı olmadığını anladım. Ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara da sabırlar diyorum. Allah memleketimizin yardımcısı olsun.
Saygılarımla…26.2.2023