Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Başkanı son enflasyon raporu toplantısını yaptı. Raporda açıklanan hedefin %18,4 olarak açıklanmasıyla birlikte son 6 ay içinde 3.kez hedeflerin revize edildiğini görüyoruz. (Önceki %14,1) Açıklanan rapora göre enflasyondaki yükseliş sürecek ve bu sebeple tahminlerde güncelleme yapıldığı söyleniyor. Global anlamada değişen enerji fiyatları ve gıda fiyatlarındaki artış Merkezi revize etmeye zorlamış. 2022 yılıyla birlikte küresel yaşanan enflasyonda azalma olacağı ve bunun bize de yansıyacağını düşünmekteler. Buna ek olarak cari dengenin iyileşmesi ile kurdaki baskı azalarak sonrasında da enflasyonun düşmesine katkı sağlayacağı görüşündeler fakat durum bu kadar basit ve kolay olmayacak. Ayrıca hane halkının bu kadar sabredecek gücü var mı? Tabi ki yok. 

TÜFE verilerine baktığımızda; Ekim ayında aylık %2,39 artışla yıllık %19,89 seviyesine yükseldi. ÜFE verilerine baktığımızda; Ekim ayında aylık %5,24 oranında artışla %46,31’e çıktı. ÜFE ve TÜFE makasının en yüksek seviyeye çıktığını görüyoruz. Bunun nedenlerinden birisi de son günlerde sanayide doğalgaz zam yapılmasına rağmen aynı oranda tüketiciye zam yapılmamasıdır. Yılbaşından bu yana sanayide doğalgazda %147,5 zam yapıldığını görüyoruz ve maliyetlerin ciddi oranda artmasına da neden olduğunu görmekteyiz. TÜFE’de artışların sınırlı kalmasına rağmen ÜFE’de yaşanan yükselişlerde de henüz tüketiciye yansımadığı görülmektedir. Ayrıca artan enerji, hammadde fiyatları ve yükselen döviz kuru nedeniyle maliyetler artmaya devam etmektedir. Ama yaşanan bu üretici artışları gelecek aylarda tüketiciye maalesef yansıyacaktır. 

Enflasyonun ve döviz kurunun yüksek olduğu dönemlerde yaşanan krizlere baktığımızda; kırılganlığın arttığı ve üretim maliyetlerinin arttığı görülmektedir. Enerjide dışa bağımlılığımız olduğu için ve artan enerji maliyetleri üreticimizi daha da zorlayacaktır. Merkez Bankasının yapmaya çalıştığı cari denge ile enflasyonun düşürmesinin geçmiş yıllarda da çok faydalı olmadığı ve tek başına yeterli olmadığı görülmektedir. Örneğin 2001 krizine baktığımızda enflasyonda yaşanan değişimler kurun yükselmesine de neden olduğu görülmektedir. Bu hafta ABD TÜFE ve ÜFE verilerini takip edeceğiz ve beklentiler Ekim ayında %5,4 yükselen yıllık TÜFE’nin yükselmeye devam etmesi yönünde. 

Sonuç olarak; enflasyon geçici değil. Ayrıca Çin tarafına baktığımızda büyümede bir yavaşlama olduğu da görülmektedir. Tedarik zincirindeki bozulmaların hala düzelmediği ve lojistik tarafında yaşanan sorunların devam edecek olması da tedirginliğe neden olmaktadır. Yani hem enflasyon hem de büyümenin yavaşlayacağı bir döneme doğru gidiyoruz. İçeride Merkez bankasının izlemeye çalıştığı düşük faizle cari dengenin çözülmesi kalıcı bir sonuç getirmez. Cari denge kapansa bile enflasyonu kalıcı olarak düşüşüne neden olmaz. 

Saygılarımla…8.11.2021

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close