Makroekonomik göstergelerden birisi de faizlerdir. Faiz oranları düşük olduğu zaman insanlar yatırımlara yönelmektedir. Faizler düşükken talepte bir artış ve piyasalarda hareketlilik yaşanır. Bir malın veya hizmetin talebi düşükse fiyatta düşer, fakat malı ya da hizmeti almamıza olanak sağlayan kaynakların maliyeti ucuzsa dolaylı yönden mala olan talep artacak ve fiyatı yükselecektir. 2020 yılı ikinci çeyrekte başlayan düşük faizli krediler nedeniyle hem konut hem de otomobile olan talep artmış ve dolaylı yönden fiyatlarda artmıştır.
Merkez Bankası para basarak Hazine kâğıtları aracılığıyla piyasayı fonlamaktadır. Tabi de para basmak kısa vadede olmasa da enflasyona neden olacaktır. Faizlerin daha da düşürülmemesinde bu durumunda etkisi vardır. Ayrıca para bolluğunda likiditenin dolara kaçmaması için de Merkez bankası rezervlerinde piyasa döviz sürmektedir.
Merkez Bankası geçtiğimiz ay enflasyona bakarak faiz oranında değişikliğe gitmemiştir. Burada Merkez Bankası rezervlerinin düşük seyretmesi, fonlama maliyetlerinin gerilemesi, likidite sorununun olması nedenlerini de ekleyebiliriz. Daha sonra 12,62 olarak açıklanan TÜFE yine yüksek çıkması akıllara “faizler yükselecek mi?” sorusunu getirmiştir.
Ticari ve konut kredi faiz oranlarının da yakın seyirde olması da çok normal ve sürdürülebilir bir durum değildir. Kamu bankalarının Kredi/Mevduat oranı ise %120 seviyesindedir. Bu fonlamaları doğru planlayarak kullanmalıyız. Aslında sistemin baştan düzeltilmesi ve insanları borçlanmaya değil tasarruf etmeye zorlaması gerekir. Temel problem harcamaların düzensiz ve plansız olması sebebiyle insanlar tasarruf edemedikleri için uygun faiz oranlarını beklemektedir.. Örneğin AB son olarak hazırlamış olduğu 750 milyar Euro ‘lük pakette dikkat çeken bir diğer unsur ise yeşil ekonomiye (ESG) geçişin ön plana çıkartılması ve harcamaların en az 1/3’ünün bu alanda yapılması şartıdır. AB fonlama yapmaktadır fakat burada bile harcamaların doğru alana yöneltilmesi konusunda çalışmalarda yapılmaktadır.
Bütün bu yaşanan gelişmelere baktığımızda kısa vadeli olarak bu durumun devam edebileceği görülmektedir. ABD ve AB 2022 yılına kadar faizlerde bir değişikliğe gitmeyeceklerini belirtseler de ülkemizin bu durumu sürdürülebilir kılacak ve fonlama yapabilecek şartlara sahip olmadığını üzülerek belirtirim. 2020 yılı sonuna doğru faizlerin tekrardan yükselmesi muhtemeldir. Paranın maliyetinin yakın zamanda tekrardan bu seviyelerde olması çok zor olacaktır. Bu yüzden fonlamalarınızı doğru alanda ve verimli kullanmaya gayret ediniz.
İyi bayramlar…2.8.2020