Geçtiğimiz hafta FED 15 ay süren sıkılaşmanın ardından politika faizini sabit tutma kararı aldı. Ekonomik projeksiyonlarda ise büyüme ve istihdam konusunda pozitif revizyonlar olurken, enflasyon konusunda ise negatif bir revizyon olduğu görülüyor. Başkan Powell “Fiyat istikrarı olmadan ekonomi kimseye bir fayda sağlamaz. Fiyat istikrarı olmadan hiçbir şekilde sürdürülebilir, faydalı bir istihdam piyasasına sahip olamayız. Geçen yılın başlarından bu yana para politikasını ciddi anlamda sıkılaştırdık” dedi.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), piyasa beklentilerine paralel dahilinde faizleri 25 baz puan artırdı. Oluşan son durumda faizler 22 yılın zirvesine çıkmasına rağmen faiz artışları ilerleyen dönemlerde devam edebileceği de vurgulandı. Talebin düşük olmasının fiyat baskılarını azaltabileceğini vurguladılar.
Seçimler sonrası görev değişiklikleri devam ederken piyasalarda gözler 22 Haziran’da yapılacak olan PPK toplantısına çevrildi. Merkez bankası Başkanın da değişmesi ile de faiz artışı yapılacağı gündeme geldi. Tabi ki gibi bir sürü kurum beklentisini, yorumlarını açıklıyor beklenti ve ama benim şahsi beklentim onların bahsettiği gibi %25 yükselecek sert bir faiz artışı olmaması yönünde. Bunun nedeni de geçmiş yıllarda yaşanan krizler sonrası yapılan faiz artışlarına bakarak söylüyorum. Örneğin, R.Brunson krizi sonrasında 13 Eylül 2018 yılında MB 625 baz puan (%6,25) faiz artışı gerçekleştirdi. 7 Kasım 2020 yılında N.Ağbal MB başkanlığına geçtiği ilk toplantıda 475 baz puan (%4,75) faiz artışı gerçekleşti. Grafiklerde de TL’nin bu krizler öncesi değer kaybettiğini görebilirsiniz. Sonrasında yapılan faiz artışları ile kurun belirli bir süre dengelendiği görülmektedir. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi 500-600 baz puan bir faiz artışı olmasını bekliyorum. Kurlarda biraz daha yükselişler ve yapılacak faiz artışları ile biraz geri çekilme olmasını ve yaz aylarında gelecek turizm gelirleri ile Eylül ayına kadar kuru 22-24 bandında tutulacağını düşünüyorum.
Sadece yapılacak faiz artışı önemli değil yapılacak olan açıklamalar ile de bu durum desteklenecektir. Önemli olan verilecek olan mesaj ve uygulanacak politikalardır. Çünkü yapılacak adımların şeffaflığı, sürekliliği ve sürdürülebilir olup olmadığı piyasa için önemlidir. Aksi takdirde yaptığınız hamleler ile anlık kısa süreli tepkiler alırsınız ve sonrasında bu hamlelerin işe yaramadığını da görmüş oluruz. Tek bir seferde yüklü faiz artışı yerine kademeli olarak bir artış yapılmasının daha doğru olacağını ve bu sayede de hem MB faizi hem de piyasa faizinin bir noktada dengeleneceğini düşünüyorum. Ayrıca Bakan beyin hızlı hamleler olmayacağını söylemesinin nedeni dengeli bir şekilde piyasaları raya oturmak içindir. Bir anda yüklü faiz artışları ya da kurun bir anda çok yükseklere çıkması değil de piyasanın kendi dinamikleri içinde doğru bir şekilde sindire sindire olması gereken noktaya gitmesi daha sağlıklı olacaktır. Bu açıklamalar ve geçmiş dönemde verilen reaksiyonlardan dolayı kademeli bir artış olmasını bekliyorum. Dolar TL fiyatlarında oluşan tablo gibi MB faizleri biraz yükseltmesinden sonra piyasa faizleri de biraz geri gelecektir ve iki faiz ortada bir noktada dengeye gelecektir.
Faizlerin belirli bir dengeye gelmesi piyasalarda oluşan belirsizliğin ortadan kalmasına neden olacaktır. Çünkü şu an piyasa faizleri çok yüksek ve hem vatandalar hem de kurumlar finansmana erişim noktasında sorun yaşamaktalar. Faizin kaça yükseldiğinden ziyade finansmana erişim biraz daha kolaylaşacaktır. Bu durum seçim öncesi başlayan finansman sorunlarını da kısmen çözecektir. Mevcut durumdan daha ucuzu ve daha kolay bir finansman elde edilecektir çünkü MB faizi ile piyasa faizi dengelenecektir.
Başta kıymetli babam olmak üzere tüm babaların gününü kutlarım. Hayatımıza yön veren, bize her zaman destek olan, arkamızdaki gücümüz ve dayanağımız babalarımızı Allah başımızdan eksik etmesin.
Saygılarımla…13.6.23