Merkez Bankası (MB) kavramı hayatımıza 17.yy da girmiştir. Para politikalarını yönetmek ve para basmak görevi olan bir kurumdur. Temelde görevi ise; Fiyat istikrarını sağlamaktır.

1980’lerde yaşanan darbe öncesi alınan kararlar ile Türkiye ekonomisi adına “ İstikrar Kararları” adı verilen 24 Ocak kararları alınmıştır. Bu kararlar ile finansal liberalizasyon ve değişen kambiyo sistemleri ile Merkez bankalarının önemi farklılaşmıştır. Dövizin serbestleşmesi ile MB ülkenin en önemli iktisadi kurumlarından biri haline gelmiştir. Serbest piyasa ekonomisine geçiş sağlanmıştır. Dış ticaret açığı 2,5 milyar $, cari açık ise 1,4 milyar $ olmuştur. 1980 yılına girildiğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı % 47’ye inmiştir. Dış borç ise 14,2 milyar $, iç borç 321 milyar lira olmuştur.

Merkez bankaları kararları son dönemde bütün dünyada tartışılmaya başlanmıştır. FED faiz indirmemesi, İngiltere’de yaşanan Brexit ile ilgili sorunlar nedeniyle BOE etkileri, ECB’nin kararlarının Almanya tarafından sürekli eleştirilmesi bunların en önemli örneklerindendir. Ülkemizde de yaşana son dönemlerde bazı yaşanan gelişmeler Merkez Bankası bağımsızlığını her zaman tartışma konusu yapmıştır. Cumhurbaşkanı son kararnamesi ile görevden alınan Murat Çetinkaya ise zaten seçildiği ilk günden beri tartışma konusu olmuştur. Çünkü MB tarihinde iktisatçı olmayan tek Başkan olarak atanmıştır. Başkanın iş tecrübelerinin Merkez için yetersizliği ve uygula(ma)dığı bazı kararlar nedeniyle de tartışma konusu olmuştur. Dışarıdan gelecek yatırımlar ve diğer finans kuruluşları açısından da Merkez bankasının bağımsızlığı her zaman tartışma konusu olmuştur.

FED yapılan açıklamalar aslında son dönemde MB açısından olumlu gelişmeler olarak görülmektedir. Yapılacak olan faiz indirimleri ile dolar kurunun yabancı para birimleri karşısından değer kaybetmesine neden olacağı bir döneme doğru gidilmekteydi. Dünyada faizler ve indirilmesi konuları konuşulurken Cumhurbaşkanının sürekli olarak üzerinde durduğu faiz indirimi konusu ise aslında çok da manasız olmayacak bir durumdu. Piyasalarda MB olası bir faiz indirim kararı beklediği bu dönemde Çetinkaya’nın görevden alınması aslında sadece faiz ile ilgili değil. Merkez Bankası hükümet harcamalarına kaynak yaratması ve bankaların bozulan bilançolarını onararak tekrardan piyasalara uygun faiz ile kredi vermelerine olanak sağlanması planlanmaktadır. Ayrıca piyasanın likitide sorunun da merkez tarafından çözülmek istenmektedir. MB ihtiyaç akçesinin bütçeye aktarması aslında bunlara bir işaret niteliğindedir. Enflasyon ile mücadele ederken uygulanacak para politikası sonucunda TL’de kayıpların devam edeceği aşikârdır. Fakat Cumhurbaşkanı ekonomi danışmanlarından bazılarının ihracat odaklı büyümeyi destekler yönde anlayışa sahip olmaları TL’de yaşanan kayıpların çok da önemsenmediğini göstermektedir.

Pazartesi günü piyasaların bu Başkan değişikliğine tepkisinin 5.80 seviyelerine kadar yükselerek tepki vermesini bekliyorum. MB tarafından yapılacak açıklamalar ile bu durumun nasıl şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz. Yeni başkanın daha doğru, akılcı politikalar ve dünyadaki merkez bankalarını takip ederek ülkemizin menfaatlerine uygun kararlar alması temennileriyle…

Saygılarımla…07.07.2019

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close