Memleket olarak son yıllarda bir sürü sorunla uğraşmaktayız. Bu sorunların bazılarının sebebi bizden kaynaklanmaktadır ki bunları hala çözüm üretememekteyiz. Özellikle de sorunlar karşısında yapıcı, birleştirici, çözüm üreten ve toplumu kapsayıcı hareket edemediğimizi üzülerek belirtirim. Ekonomide işler kötü gidince hem motivasyon düşmekte hem de istek azalmaktadır. Artan enflasyon ve yüksek faiz oranları piyasaları olumsuz etkilemektedir. Kredi ile büyüyen ekonomimizde faiz oranlarının yüksek olması büyümeyi, kredi genişlemesini sınırlamaktadır. Bu durum işsizliği ve maliyetlerin artışını olumsuz etkilemektedir.
TÜFE: Tüketici Fiyat Endeksi. Bir tüketicinin satın aldığı belirli bir ürün ve hizmet grubunun fiyatlarındaki ortalama değişimleri gösteren bir ölçüttür. Yıllık enflasyon değerindeki değişimi ölçmek için kullanılır.
ÜFE: Üretici Fiyat Endeksi. Bize üretici satış fiyatlarındaki değişimi bize gösterir. ÜFE’yi ara malı, dayanıklı tüketim malı, dayanıksız tüketim malı, enerji ve sermaye malı şeklinde 5 temel alanda ölçülür. ÜFE’deki en büyük artış başka üretimin bir parçası olarak kullanılan ara mallarında olmuştur.
Geçmiş yıllara baktığımızda ise tablonun ne kadar kötü olduğu aşikardır. 2004-2016 yılları arasında enflasyon ortalamasına baktığımızda tek haneli hareket etmişti (%8,3). Geçtiğimiz hafta açıklanan enflasyon verisine baktığımızda ise %18,95 ile rekor kırmıştık. Üretici fiyatları (ÜFE) ise %44,92 ile yine artış meydana gelmiştir. ÜFE ile TÜFE arasındaki makasa da her geçen ay açılmaktadır. Tablolaya baktığımızda ise ülkelerin bu konudaki verilerini görüyoruz ve Brezilya, Rusya bizim gibi kırılgan beşlide yer alan ülkelerde de bu ÜFE TÜFE farkının açıldığı görülmektedir. Buradaki en temel nedenlere bakacak olursak; son dönemde yaşanan gıda ve emtia fiyatlarındaki artış, hammadde fiyatlarındaki artışlar olumsuz etkilemektedir. Bizim özelimizde değerlendirirsek ise karşımıza; ÜFE’nin vergi hariç satış fiyatını, TÜFE’ninse vergi dahil satış fiyatını baz alınmaktadır. Bu durumda haliyle farklılık yaşanmasına neden olmaktadır. Örneğin petrol fiyatlarında yaşana bir %5 artış olduğunu varsayalım bu durum ÜFE’ye %5 olarak yansımaktadır fakat TÜFE tarafına ise vergiler dahil edildiğinde %5 daha az bir etkisi olmaktadır. Vergi ve ÖTV kaynaklı farklılaşma olmaktadır.
Enflasyon ve yüksek faize göre bu yıl yine de büyüme göstereceğimizden bahsediliyor. 2021 Büyüme rakamları revize edilmeye başlandığını görüyoruz. IMF %5,8 büyüme, Morgan Stanley %4,8 büyüme ve Goldman Sachs’ın %3,5 büyüme olmasını bekliyor. Büyümek iyidir fakat bunun nasıl olduğuna bakmak gerekir. Üretim artıyor mu, işsizlik azalıyor mu, refah seviyesi yükseliyor mu, gelişmişlik artıyor mu, ve paramız değerleniyor mu bunlara bakmak lazım. Bunlar gerçekleşmiyorsa nitelikli bir büyümeden bahsedilemez.
2021 yılı son çeyreği dünyada oluşan enflasyon, MB faiz artırmaları ve ABD gelebilecek olan tahvil alımının azaltılması ihtimali iler değerlenecek olan dolardan kaynaklı bizler için biraz zor geçecek gibi görünüyor. Tabi ki bunların yanında siyasetin kızışmasında kaynaklı politik risklerde eklenecektir. Onun dışında ise faiz konusuna baktığımızda ise son 15 yılda enflasyon ile faiz arasında farkın 2 puan civarında olduğu görülmektedir. Bu sebeple önümüzdeki dönemde MB bir faiz indirimi yapma sansının olmadığı aşikardır.
Çıkan orman yangınlarında ülke olarak çok canımız yandı. Önümüzdeki süreçte ilkim değişikliğinden kaynaklı sorunların devam edebileceği aşikardır. Bu yüzden birlik olup, kutuplaşmadan gelecek dönemler için ortak akıl ile hareket etmeli ve memleketimizi daha yaşanabilir hale dönüştürmeliyiz.
Saygılarımla…8.8.2021