Yeni yılda gözler Merkez Bankaları, Jeopolitik riskler (Ukrayna-Rusya, ABD-Çin) ve tedarik zincirindeki bozulmanın düzelmesinde yaşanan gelişmeleri takip edecek. Oluşabilecek diğer risklerinden bir tanesi de Ukrayna Rusya krizidir. Geçtiğimiz günlerde sınırlara yığınak yapılması gündeme gelmiş ve Rus kaynakları da bunu doğrulamıştır. Diğer en önemli konu ise; Enflasyon tüm dünyayı olumsuz etkilemeye devam etmesidir. Covid yaşanan gelişmeler Merkez bankalarının para politikalarını da zorlaştırıyor. 2000 yıllarda bundan daha az enflasyon varken hemen harekete geçen FED bugün piyasaları daha sakin kalmaları konusunda oyalamaktadır. 2008’küresel krizi sonrasından beri artan borçluluk ve yüksek değerlere ulaşan endeksler artık rahatsızlık vermektedir. Merkez Bankalarının yılın son çeyreğinde ciddi faiz artışları ile FED önce tedbir almaya başladıklarını gördük. Son 1 yılda FED’in piyasaları oyalaması ve son düzlükte varlık alımının artırarak 2022 yılında faiz artışının öne çekilmesi piyasaların üzerinde belirleyici olacaktır. Küresel çapta yaşanan ve yaşanmaya devam edecek olan parasal sıkılaşma, borçlanma maliyetlerini ciddi oranda artıracaktır. Bu durum da ülkelerin risk primlerini yani CDS olumsuz etkileyecektir. Bizim faiz indirdiğimiz bir ortamda özellikle bizimle aynı kategorideki gelişmekte olan ülkelerin faiz artışı yapması ülkemizin yatırımların cazibesini kaybetmesine neden olacaktır. Çünkü onlarla aramızda olan faiz makasının kapanması, yüksek getiri arayışındaki yabancı fonların oraya kaymasına neden olur.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) “Küresel Borç Monitörü” raporunu göre Küresel borç seviyesi 2021 Q3’de hafif düşüşle 296 trilyon $ geriledi. Küresel borç tutarı, geçen yılın aynı döneminde ise 280,1 trilyon $ olarak açıklanmıştı. Küresel borcun, ülkelerin toplam GSYH’sine oranı ise %350’ye geriledi. Çin’deki toplam borç son 2 senede 13,7 trilyon $ üzerinde artış gösterdi. Çin’de borçların GSYH’ye oranı %330’a yükseldi. Diğer taraftan ABD ve Kanada ciddi artışlar yaşanırken Euro Bölgesi ve Japonya en çok düşüş yaşanmıştır. Türkiye’de ise borçların GSYH’ye oranları dikkate alındığında, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla biraz gerilemiştir. Türkiye’nin brüt dış borç stoku, 30 Eylül itibarıyla 453,5 milyar $ olarak gerçekleşirken stokun milli gelire oranı %57 oldu. Net dış borç stoku 226,2 milyar $ olarak kayıtlara geçti. Stokun milli gelire oranı %28,4 seviyesinde gerçekleşti. Artan borçlanmasının ekonomik yavaşlama, işsizlik, yatırımların ertelenmesi, vergi artışları gibi zararları olacaktır.
Emtialar açısından hareketli bir yıl olacak diye düşünüyorum. 2021 yılında DolarTL kaynaklı ciddi yükselişler yaşanmıştır ve 2022 yılında hem TL bazlı hem de ONS kaynaklı yukarı hareketler göreceğiz. Nedenine değinecek olursam; yukarıda belirttiğim üzere artan borçlanmalardan kaynaklı ve Çin’de yaşanan Evergrande krizinden kaynaklı büyümenin tam olarak hızlanmasını beklemiyorum. ABD tarafından ise yeni onaylanan alt yapı paketinin emtialar üzerinde etkisi olacaktır. Petrol fiyatlarını hem arz hem de dolar bazlı dengelemeye çalışmaktadırlar. Eğer FED enflasyon üzerinde etkisini oluşturabilir ve 2021 yılı gibi oyalama taktiğine başvurmazsa enflasyon kontrol altına alınabilir. Fakat ben bunu tam anlamıyla yapacaklarını zannetmiyor ve enflasyonun kontrolden çıktığını düşünüyorum. Enflasyon konusu çözülmediği takdirde altın ve gümüş fiyatlarında yukarı yönlü hareketler yaşanacaktır. Gümüş fiyatları son 2 yıldır sürekli dile getiriyorum ons bazlı çok ucuz seviye kaldığı için uzun vadede çok ciddi yükselişler olması muhtemeldir. FED’in faiz artışı yapacağı bir ortamda emtialar yükselmez diyenlere enflasyonist bir ortamda olduğumuzu hatırlatınız.
FED yapacağı hamleler piyasa tarafından yetersiz görüldüğü takdirde; dolar diğer para birimlerine karşı değer kaybederken enflasyon beklentileri daha da artacaktır. Bu duruma ek olarak yaşanabilecek jeopolitik riskler de eklendiği zaman fiyatların önü daha fazla açılacaktır. Özellikle karbon salınımın azaltılması, çevreci toplum, güneş ve rüzgâr enerjisine talebin artması, elektrikli araçların artması ve teknolojinin gelişmesi nedeniyle; gümüş, bakır, lityum, kobalt ve nikel gibi birçok emtiada talepler artmıştır ve artmaya da devam edecektir.
Dolar TL: 10.30-13.60 bandında belirli bir süre hareket etmesini bekliyorum. Yukarı ve aşağı sert hareketlerin olduğu dönemler sonrası bir konsolidasyon süreci olur. Uzun vadede enflasyon kontrol altına alınmadığı, faiz artışı yapılmadığı takdirde kurları kontrol atlına alamazsınız. Gelebilecek erken seçim kararı ile de bu dönemi tamamlamaya çalışacaklardır. Yapılan her hamle planlı ve bilinçlidir. 2021 yılını değerlendirirken hem TL hem döviz bazında değerlendirme yapmanızı tavsiye ederim. Baktığımızda TL bazlı borsa değer kazanmış gibi görünmesine rağmen dolar bazında değer kaybettiğini görmekteyiz.
Bereketli, huzurlu, mutlu ve güzel bir yıl dileğiyle…
Saygılarımla…3.1.2022