Ülkemizin gelişmesi ve büyümesi için KOBİ’lerin önemi fazladır çünkü işletmelerin büyük bir çoğunluğunu oluşturuyorlar. 250 kişiden az çalışan istihdam eden, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 500 milyon lirayı aşmayan işletmeler KOBİ olarak tanımlanacak. (Önceki 250 milyon liraydı.)
KOBİ’ler kendine mi bankaya mı ithalatçıya mı kime kazandırıyor? Ya da kimler KOBİ’den fazla kazanıyor dersek? Yüksek faiz veren banka, yüksek enerji maliyetleri, kurlardan kaynaklı yüksek hammadde girişlerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bunların dışında enflasyondan kaynaklı artan sermaye ihtiyaçları, teknolojik ihtiyaçlar ve yetişmiş insan kaynağı da KOBİ’leri zorlayan unsurlardandır.
Ülkemizin önemli sorunlarında birisi de sürdürülebilir ol(a)mamak. Bu yüzdenden de firmalarımız diğer kuşaklara aktarılmadan yok olmaya yüz tutuyorlar. Rekabet edebilmek ve karlılığı artırabilmek için teknolojik gelişmeleri işlerine uyarlamalı ve verimliliği artırmalıdırlar. Aksi takdirde krizlerle mücadele edemeyecektir. Bu süreçte KOBİ’ler verimliliği artırılmalı, stok yönetimini düzeltmeli ve karlılıklarını gözden geçirmelidir. Ülkemizde de ciddi anlamda kar/zarar hesabının doğru yapılmadığını düşünüyorum.
KOBİ’ler kar edebilmeli ki ayakta kalsınlar ve büyük firmaların işlerini yardımcı olmaya devam etsinler. Konya özelinde bakarsak; yüksek kira giderleri ve arazi fiyatlarının gereğinden fazla yüksek olması firmaların bu darboğazın içinde sıkışıp kalmasına neden oluyor. Sanayi inşaatı yapan 3-5 firma ya da kiralık fabrikaların büyük bir kısmı yine 3-5 firmanın elinde olduğunu görüyoruz. Bu durum KOBİ’lerin yüksek kira ödemelerine ya da arsaları yüksek fiyata almalarına neden oluyor. Belediyenin de arsa fiyatlarını fahiş fiyatlara çıkartmasının da payı olduğunu unutmamak gerekir. Finansman sıkıntısı yaşayan ve borçlanarak büyüyen firmalarımız bu durumdan dolayı teknolojik yatırımlar yap(a)mıyor. Bundan dolayı da rekabetçi olmalarını zorlaştırmaktadır. İmalat sanayindeki KOBİ’ler teknoloji düzeylerine göre sınıflandırıldığında, %56,4’ü düşük teknoloji sınıfında üretim yapıyor. KOBİ’lerimizi geleceğe hazırlamalıyız. Toplumun dönüşümü, gelişimi ve büyümenin tabana yayılması ancak bu şekilde olur. 2023 yılında tüm dünyada KOBİ’lerin %60’ı nakit akış sorunları yaşadı. İflas eden şirketlerin %82’sinin en önemli gerekçesi finansal sorunlar oldu.
2022 yılında toplam girişim sayısının %99,7’sini KOBİ’ler oluşturdu. Buna karşılık; istihdamın %70,6’sını, personel maliyetinin %47,5’ini, cironun %42,5’ini, üretim değerinin %36,3’ünü ve faktör maliyetiyle katma değerin %36,4’ünü oluşturdu. 2022 yılına ilişkin toplam ihracatın %31,6’sı, ithalatın ise %15,4’ü KOBİ’ler tarafından gerçekleştirildi.
Bizim vergiler, yeni zamlar vs gibi konuları değil de KOBİ’lerin nasıl kalkınacağını ve ülkenin nasıl gelişeceğini konuşmalıyız. Bunun için çalışmalar yapmalıyız. Finansmana erişimi kolaylaştırmalı ve finansman maliyetini düşürmeliyiz. Hükümetin bu konuda iyi, doğru ve gerekli adımları atacağını pek düşünmüyorum. Çünkü yaşanan bu sıkıntılar kimsenin umurunda değil. Göz göre göre bu duruma gelmemize müsaade edildi ve şimdi bunun cezasını halkın çekmesi bekleniyor. Bu durumlardan dolayı KOBİ’ler kendi başının çaresine bakmalı ve bu konulara önem vermelidir; Maliyet hesabı, stok yönetimi, teknolojik yenilikler, iş süreçlerinin optimize edilmesi, gelir çeşitliliği ve kg bazlı katma değerli ürünler üretmeye yönelmeliyiz. Ülkenin kurtuluşu üretimden geçiyor.
Saygılarımla…23.6.2024