Bu hafta ABD enflasyon verisi geldi ve son 40 yılın en yüksek seviyeleri görüldü. Aylık bazda %1 ve yıllık bazda ise %8,6 seviyesine yükseldi. Bu günlere gelmemizde geçen yıl FED enflasyon geçici söylemleri ile piyasaları oyalaması ve varlık balonlarının oluşmasına neden olması en büyük etkendir. Dünya’nın ortalamasına baktığımızda enflasyonun yaklaşık %8 seviyesinde olduğu ve daha da yükselmesi muhtemeldir. Aslında enflasyon geçici olmadığı ve stagflasyona doğru bir gidiş oluyor.
Basılan trilyonlarca dolar ile oluşan varlık balonları ve artan enflasyon ile fiyatların artmaya devam etmesi ileride insanların bir varlık sahibi olmasını zorlaştırıyor. İlerleyen yıllarda insanların bir ev ya da araba alma gibi bir düşüncesi olmayacak. Sistem bunun üzerine inşa edilmekte. Baktığımızda kiralık ofisler, araçlar, ürünler her geçen gün artmakta. Eskiden günlük ya da aylık kiralamalar vardı ama şimdi bu saatliğe kadar düştüğü görülmekte. Sadece çalış ve harcama üzerine doğru gitmeyiz. Enflasyon ile mücadele etmeyen Merkez Bankaları insanlığı fakirleştirmiştir. Bunun temelinde varlıklar sadece belirli bir guruba ait olması yatıyor. İnsanların önce varlıklara ulaşımı, paraya ulaşımı kolaylaştırıldı ve bu sayede daha fazla tüketim yapılması sağlandı. Paranın maliyetinin artması, insanların ürünlerden çabuk sıkılması sistemin değişmesine yol açıyor. Bu yüzden ilerleyen yıllarda artık bir varlığa sahip olmak zorlaşacak ve sadece belirli süreliğine kullanımlar artacak. Baktığımızda ayrıca insanların artık daha az çalışmak daha fazla tatil yapmak istediği vurgulanıyor. Bu durum üretmeyen, biriktirmeyen, kazanmayan bir toplum oluşması planlandığı görülmektedir. Gelişen teknoloji ile mekanların önemsizleştiği ve artık 7/24 çalışmanın mümkün olduğu bir durumda bile daha çalışma vurgulanmaktadır.
Paranın maliyetinin arttığı yani faizlerin yükseldiği ortamda piyasalar bozulmaya devam edecektir. Devam eden Rusya-Ukrayna savaşı enflasyon üzerindeki baskıların artmasına neden oluyor. Dünya ekonomisinde ve büyümesinde bir daralmaya işaret ediyor. FED faiz artışlarına, bilanço daraltmasına başladı ve bu hafta ECB de faiz artışa başlayacağını açıkladı. Böyle bir ortamda bizim yanlış ekonomik kararlar almamız ise işlerimizi daha da zorlaştırıyor. Bunun bu hafta Bakan Nebati’nin açıklamalarında da gördük. O açıklamalara bakacak olursak; “Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Yüksek faiz artışı yapardık. O zaman üretim dururdu.” Enflasyon ile mücadele edilmediğini kendisi açıklamış oldu. Üretime dayalı bir modelin tercih edilmesi sürdürülebilir bir büyüme için doğrudur. Fakat burada tüm dünya sıkılaşmaya giderken bizim bu yanlış seçimimizin faturası maalesef çok pahalıya mal oldu.
Kurların yükselmesi, enflasyonun artmaya devam etmesi insanların elindeki varlıkların değerlenmesine ve onların kendilerini zenginleşmiş gibi hissetmelerine yol açıyor. Normalde artan fiyatlar alımların azalmasına neden olması gerekirken bu zenginleşmiş hissi ve fiyatların ileride daha da artacağı hissi ile birlikte talebin canlı kalmasına neden oluyor.
Enflasyon maalesef artmaya devam edecek ve arttıkça büyüme de bir yavaşlama olacak. Alım gücü düşer. Paranın değeri azalır. Zor bir süreç maalesef bizi beklemekte. Bu yüzden gereksiz harcamalardan kaçınmalı ve mümkün olduğunca tasarruf etmeye çalışmalıyız. Hükümet enflasyon ile mücadeleyi seçmediği için bizim bireysel olarak kendimizi korumaya almalıyız. Zenginleşmiş hissine kapılmamalıyız.
Saygılarımla…12.6.2022