Ramazan Çınar | Ağustos 2025
2025’in yaz ayları, ekonomideki kırılganlıkları daha görünür hale getirdi. Devletin açıkladığı son bütçe rakamlarına göre, yılın ilk yedi ayında açık 1 trilyon 4,3 milyar liranın oldu. Tek başına Temmuz ayında bile yaklaşık 24 milyar lira bütçe açığı verildi. Fakat bu açığın kaynağı asıl olarak harcama değil, faiz giderleri oldu. Faiz giderleri ise geçen yılın aynı dönemine göre % 87 oranında artarak 1 trilyon 246 milyar lirayı buldu. Yani her 100 liralık vergi gelirinin 22 lirası faiz harcamalarına gitti. Vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın Ocak-Temmuz dönemine göre %49,6 artarak 5 trilyon 721 milyar 293 milyon liraya ulaştı. Toplanan yüksek vergilerin de doğru kullanılmadığını görüyoruz. Zaten vergi konusunda bir adaletsizlik mevcutken toplanan vergilerin de faize gitmesi hiç iyi değil.
Sadece Temmuz ayında Hazine’nin kasasından çıkan faiz ödemesi 134 milyar lira. Geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse yarı yarıya artış var. Yılın yedi ayında yapılan toplam faiz ödemesi ise 1 trilyon 246 milyar lira. Bu rakam, bütçeyi yiyen bir kara deliğe dönüşmüş durumda. Devlet, vergi gelirlerinden ziyade borcun faizi için çalışıyor. Faiz belası hem özel sektörün hem de devletin belini bükmektedir. Bu durumun acilen düzeltilmesi ve halkımızın faize karşı ezdirilmemesi gerekir.
Zincir Mağazalar ve AVM’lerde Sıkışan Nakit
Makro plandaki bu tabloyu mikro planda perakende sektöründe görüyoruz. Büyük AVM’ler ve zincir mağazalar artık eskisi kadar rahat değil.
- Yüksek faiz oranları nedeniyle kredi maliyetleri katlanıyor. Genişlemeci yatırım iştahı yerini küçülmeye bıraktı.
- KDV alacakları ve diğer vergi iade süreçleri ise işletmelerin kasasında beklenen bir “ölü para” haline gelmiş durumda. Tasfiye edilmeyen bu alacaklar, zincir mağazaların nakit döngüsünü bozuyor.
- Yıllardır küçük esnafı zorlayan kontrolsüz mağazalaşma ise bugün kendi sahiplerini de zor durumda bırakıyor. Boşalan dükkânlar, küçülen şubeler bunun işareti.
Toplumsal Etkiler
Bu gelişmeler yalnızca mali tablolarla sınırlı değil. AVM’lerde kepenk indiren mağazalar, binlerce çalışanın işini kaybetmesi anlamına geliyor. Mahalle bakkalıyla rekabeti yıllarca sürdüren zincirler, şimdi kendi borç yükleriyle baş edemiyor.
Çıkış Yolu Var mı?
- Kamu tarafında, faiz ödemelerini azaltacak yeni borçlanma stratejileri gerekiyor. Faiz dışı fazla vermek yeterli olmuyor; çünkü artan faizler tüm fazlayı silip süpürüyor.
- Özel sektör tarafında, tasfiye edilmesi gereken KDV ve vergi alacaklarının hızla işletmelere aktarılması şart. Bu sadece şirket bilançolarını değil, istihdamı da koruyacaktır.
- Ayrıca, AVM ve zincir mağazaların açılış-kapanış düzenlemeleri yeniden ele alınmalı. Plansız büyüme bugünkü krizin altyapısını oluşturdu.
Son Söz
Ağustos 2025 verileri bütçedeki kan kaybının süreceğini gösteriyor. Devletin faize çalıştığı, özel sektörün ise nakit sıkışıklığında boğulduğu bir denklem sürdürülebilir değil. Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu Haziran ayında 195,4 milyar $ yükseldi. Bu Kasım 2019’dan bu yana görülen en yüksek kredi borcu oldu. Baktığımızda hem borçlanmalar artıyor hem de bunun çevrilme riskleri artıyor hal böyleyken doğru önlemleri almadığımız takdirde markalarımızı, firmalarımızı yarın yabancılar bedavaya gelip elimizden alırlar. Hem kamunun hem de reel sektörün üzerindeki bu faiz baskısını azaltacak adımlar atılmadıkça, tabloyu güzelleştiren geçici fazlalar kalıcı bir iyileşme sağlamayacak. Kamunun sadece maliye politikaları ile değil tasarruf etmesi gerektiği gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor. Yanlış politikalardan vazgeçip durumu kontrol altına almalıyız. Yeni siyasi ve ekonomik krizler çıkartmaktan kaçınılmalıdır.
Saygılarımla…17.8.2025