Savaşların kazananı olmaz bu yüzden bizler her zaman barış elçisi olmaya özen göstermeliyiz. Ülke olarak da biz Ukrayna-Rusya arasında barış için mücadele ediyoruz. Bu durumun artı ve eksileri olacaktır. Aslında biz de bu sorundan kendimize bir avantaj sağlamalıyız. Avantaj derken yanlış da anlaşılmasın olumsuz koşullardan kendimizi güçlendirmeliyiz. Uygulanan ambargolardan dolayı jeopolitik konumumuzun önemini kazanca dönüştürmeliyiz. Bütün bunlar olurken geçtiğimiz günlerde TÜSİAD’a ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Wally Adeyemo imzalı gönderilen bir mektup olduğu gündeme geldi. Genel fikir, Ruslara uygulanan yaptırımlar konusundaydı. “Yaptırım uygulanan Rus kurum ve kuruluşlarla ilişkilerin, Türkiye’nin finansal kurumlarını ve işletmelerini yaptırım riskine maruz bırakabileceğini lütfen unutmayın” şeklinde bir uyarı mı tehdit mi ne olarak anlarsanız anlayın artık.
ABD ile olan ihracatımıza baktığımızda ise; 2021 yılında 14,7 milyar $ oldu. 2000’li yıllarda bu rakam 3 milyar $. Son 20 yılda ciddi gelişim kat edildi. En çok ihraç edilen ürünler 1,3 milyar $ ile altın ve mücevher, 1,3 milyar $ ile elektriksiz makineler, 1,2 milyar $ ile halı ve 1,1 milyar $ ile otomotiv sektörü yer alıyor.
Rusya’yla 2021 yılında 27,5 milyar $ ithalat, 5 milyar $ ihracat gerçekleştirdik. İhracatımızda sebze ve meyve ilk sırada yer alıyor. İthalatımızda ise enerji ve demir-çelik grubu yer almaktadır. 2022 ilk 6 ayda ise 26,7 milyar $ ithalat, 2,5 milyar $ ihracat gerçekleşti. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere Rusya’ya karşı ciddi bir dış ticaret açığımız mevcut. 2021 yılına göre bu rakam daha da artıyor bunun temelinde enerji maliyetlerinin artması yer alıyor. Enerji harici baktığımızda bile ithal ettiğimiz tahıl ve yağların toplam tutarı ile bizim ihracatımız neredeyse aynı rakamlarda.
Gelinen bu noktada bizim bir taraf olmamamız gerekiyor. Enerjide dışa bağımlılığımız ve arabulucu olma rolümüzü devam etmemiz gerekiyor. Savaş başladığında da belirtmiştim Rusya gerekli önlemleri aldı ve ekonomik olarak sanıldığı kadar zarar görmeyeceği belirtmiştim ki öyle de oldu. Ama burada mesele sadece ekonomik açıdan değil, insanlık adına üzüntü verici durumlar yaşanmakta.
2022 yılı ilk yedi ayında yaklaşık 20 milyar $ ihracat yaptığımız Almanya ve İtalya olduğu için biz daha dikkatli davranmalıyız. Yükselen enflasyon ve Euro’nun değer kaybı Avrupa’da işleri zorlaştırıyor ve yatırımları, harcamaları olumsuz etkilemeye devam edecek. Bu durum bizim ihracatımızı olumsuz etkileyecek. Resesyon yani durgunluk yaşanacak. Bundan dolayı hem Rusya hem ABD ile sorun yaşamadan süreci atlatmaya çalışmalıyız. Önümüzdeki bir yıllık sürede vadesi gelen ödememiz gereken 182,5 milyar $ dış borcumuz var. Artan faiz oranları paranın maliyetini artırıyor. Ayrıca ABD’nin uygulayacağı para yakma politikası da paraya ulaşmamızı zorlaştıracak.
Daha teknolojik ve katma değerli ürünlere yönelmeliyiz ki ihracatımız artmaya devam etsin. Ayrıca imalatımızın ithalata bağımlılığını azaltmalıyız. Aksi takdirde kur şokları bizim maliyetlerimizin artmasına neden olmaya devam edecek. Bir diğer konu da enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmalıyız. Hem maliyetlerimizin azalmasına hem de cari açık vermememize neden olacaktır.
Güzel bir haber de bizden veriyim. Daha önce yaptığımız ve halen devam eden çalışmalarımızdan birisi de stoksuz (Dropshipping) e-ticaret idi. Geçtiğimiz hafta biz de ABD Amazona ilk FBA ürünümüzü gönderdik. Artık teknoloji ve şartlar çok hızlı gelişiyor. 5 günde Konya’dan ABD Amazon deposuna ürünümüz ulaştı. Hiçbir şey imkânız değil. Yeter ki doğru ürünleri tespit edelim. Umarım güzel sonuçlar alırız.
Saygılarımla…28.8.2022