Merkez Bankası (MB) tarafından Mayıs 2020 de Katar ile yapılan swap açıklamasının yeniden revize edilerek 15 milyar $ olduğuyla ilgili açıklama yapıldı. Geçtiğimiz haftada Çin ile bir swap anlaşması yapıldığı açıklandı. Bu anlaşmalar ne anlama geliyor ve ülkemize katkısı ne olacak buna bakmadan gerekir. Bunları incelemeden önce swap nedir kısaca onu açıklayacağım.
Swap:
Para takası demektir. Aslında burada elinizde olmayan para birimini ödünç almanın maliyeti (faizi) diye açıklayabiliriz. Elinizde olan para biri ile gidip isteğimiz para birimine değiştirebiliriz ki bu durumda bir swap (faiz) ödemeyiz. Yani elimizde TL olmadan onu satıp Dolar ya da başka bir para satın almanın maliyetidir.
Swap hattında bir ülke, anlaşmanın yapıldığı süre boyunca kendisine likidite sağlamış olur. Kısa vadeli finansman ihtiyacına erişimi kolaylaşır. Covid-19 nedeniyle gelişmekte olan ülkelerden çıkan sermayeler nedeniyle ihtiyaç duyulan kısa vadeli finansmanlar bu sayede sağlanmış olur.
Suudi Arabistan’ın önderliğinde uygulanan ekonomik ve siyasi ambargo nedeniyle Katar ihracat konusunda Türkiye’ye yönelmiştir. Katar’da müteahhitlik firmalarının uzun soluklu projeler yaptıkları göz önüne alırsak kur riski ciddi bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Artan ticaret hacmine göre bu kur riskinin yönetilmesi gerekmektedir. Bu kur riskinin yönetebilmesi için Türkiye ile Katar arasında swap anlaşmasının önemi büyüktür. Böylelikle proje sonuna kadar firmalar kur riski yaşamayacaklardır. Anlaşmanın revize edilmesi yani rakamların yükseltilmesinin güzel tarafı ticaret hacminin artacağını göstermektedir.
Çin ile yapılan swap anlaşması sonrası ilk açıklama Turkcell ve Huawei Türkiye geldi. Firmalar ileri tarihli tüm kontratlarını Çin’in yerel para birimi Yuan cinsinden yapma konusunda anlaştıklarını açıkladı. Bu iki firma arasında ki ticarette yapılacak ödemelerde dolar veya avro gibi üçüncü bir ülkenin para birimi kullanılmaz. Böylece iki ülke arasındaki ticaret kolaylaşır ve üçüncü bir para biriminin kullanımından kaynaklanan masraflar azalır.
Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı 5 ülke Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Irak ve İtalya’dır. Türkiye’den Çin’e en fazla mermer ve traverten, ekosin, su mermeri ve kireçli taşlar ihraç ediyor. Çin’den ise en fazla telefon cihazları, ses, görüntü veya diğer bilgileri almaya veya vermeye mahsus cihazlar ithal ediyor. Çin ile yapılan ithalata ve ihracat dengesinde her yıl yaklaşık 15 ile 20 milyar dolar arasında açık veriyoruz. Dolayısıyla bu açığın yerel para birimiyle kapatılması anlamında önemlidir.
Dünyanın en eski ticaret güzergâhı, İpek Yolu, Kuşak-Yol ile yeniden canlanıyor. Çin’den başlayıp, Orta Asya-İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşacak yeni İpek Yolu’nda ülkemiz köprü görevi görecektir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün demiryolu bağlantısı tamamlandığında Pekin ile Londra arasında trenle kesintisiz seyahat yapılabilecek. Bu yapının ayaklarından biri olan Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı Covid-19 sonrası önemi iyice arttı. Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı normalde taşıdığı yük miktarından daha fazla yük taşımıştır. Bu hat yeniden ticaretin merkezi olması için çalışılan Tarihi İpek yolu tamamlandığında daha da önem kazanacaktır.
Yapılan anlaşmalar firmalarımızı bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu olan kur riskine karşı korumaktadır. Yapılan ticaretlerde daha çok teknolojik ürünler satmaya ve bu alanlara yönelmeliyiz aksi takdirde kronik sorunumuz olan cari açık çözüm üretemeyiz.
Saygılarımla…28.6.2020