Geçtiğimiz hafta 2020 yılı büyüme rakamları açıklandı. Ülkemiz G20 ülkeleri içinde Çin ile birlikte büyüyen ikinci ülke oldu. Türkiye ekonomisi 2020 yılı 4.çeyrekte %5,9 büyüyerek yılı %1,8 büyüme ile kapatmıştır. 2020 yılı ile ilgili 2.çeyrek daralması %9,9’dan %10,3 ve 3. Çeyrek büyümesi de %6,7 den %6,3 revize edilmiştir.
Tablodan da göreceğiniz üzere Fransa, İtalya ve İngiltere’nin en çok daralan ülkeler olduğu dikkatimizi çekiyor. Bunun nedenin ise pandeminin kontrol alınmasında yaşanan sorunlar olduğunu söyleyebiliriz.
Büyümeyi incelemek gerekirse;
1-Türkiye ekonomisi büyümesine rağmen dolar bazlı GSYH 717 milyar $ geriledi. Enflasyondan arındırılmış ve TL bazında değerlendirme yapıldığı için büyümüş görünsek de TL’nin değer kaybetmesinden dolayı dolar bazlı GSYH küçülmüştür. (2019 yılı GSYH 760 milyar $)
2-İhracat tarafına baktığımızda ise %15,4 daralmanın olduğu aynı dönemde ise ithalatın %7,4 büyüdüğü görülmektedir. Yani bu dönemde büyüme daha çok iç talepten gelmiştir. Covid19 nedeniyle faizlerin sıfır (0) seviyesinde olması nedeniyle kredi büyümeleri ile iç talepte canlanma olmuştur. Geçmiş dönemde yaşanan 2001 ve 2008 krizlerinde iç talepte bir düşüş yaşanmış ve bu durum ithalatın azalmasına neden olmuştur. İthalatta yaşanan düşüş ihracatın katkısının pozitif olmasını sağlamıştır. Ama bugün yaşananlara baktığımızda ise öyle olmadığı görülmektedir.
3-Sektörler olarak büyümeye bakarsak; yıl geneli performansına bakınca
- Sanayinin %2 büyüdüğünü,
- Hizmetlerin %4,3 daraldığını
- Tarımın %4,8 büyüdüğünü
- İnşaatın %3,5 daraldığını görülüyor.
Sanayi üretimi son çeyrekte %10,2 artış göstermiştir. Sanayi üretimi artıyor, ihracatta Ocak ve Şubat rekorlar kırıldığı bir dönemde kapasite kullanımda bir artış mı var ya da bu durum istihdama nasıl yansıdı buna bakmak lazım. Yoksa artık hem kaynakları hem de çalışanları daha verimli mi kullanıyoruz. Büyüme ile istihdam arasında bir kopukluk olduğu aşikardır.
4-Büyüme yaşanırken enflasyonun son 1.5 yılın zirvesine tırmanması da ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Hızlı kredi büyümeleri, kurdaki artışlar, uluslararası emtia ve enerji fiyatlarındaki yükseliş de etkili olmuştur.
5- Büyümeye rağmen borsadaki yabancı çıkışlarının devam etmesi ve doğrudan/dolaylı yatırımlarda da ciddi bir artış yaşanmaması bir diğer sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. 26 Şubat haftasında 118 milyon $ daha net satış ile son 6 haftadaki satışlar devam etmiş toplamda 1,1 milyar $ olmuştur.
Türkiye %15,61 enflasyonla Arjantin’den sonra en yüksek enflasyona sahip ülke konumunda. Bizden sonraki ülkelere baktığımızda ise enflasyonun %2 ile %6 arasında olduğunu görüyoruz. Bu ülkelere göre daha iyi büyümüş görünüyoruz fakat faiz ve enflasyon noktasında da çok farklı yerlerde olduğumuz görülmektedir. Yine bu ülkeler içinde parası en fazla değer kaybeden ülke olarak öne çıkıyoruz. Büyüme kaydetmek güzel fakat bunun nasıl olduğu ve topluma nasıl yansıdığına bakmak lazım. Mesele sadece büyümek değil bunu üreterek ve tasarruflar yapabilmekte. Toplumdaki gelir eşitsizliğinin azaltılarak bu büyümeyi topluma yansıtabilmekte.
Kadınların toplumda el üstünde tutulduğu ve hak ettikleri değerleri gördükleri günleri görmek dileğiyle…
Saygılarımla…7.3.21