Ekonomilerde üretime ya da tüketime dayalı bir model benimsenir. Biz de hızlı sonuçlar alındığı ve kolayımıza geldiği için tüketerek ve borçlanarak büyümeyi tercih ediyoruz. Durum böyle olunca belirli aralıklarla da krizler yaşıyoruz çünkü bu durum sürdürülebilir değil. Ülkemizin 2024 yılı ilk çeyrekti büyüme rakamları %5,7 olarak açıklandı. İnşaat sektöründe toplam katma değer %11,1, sanayi %4,9, tarım %4,6, hizmetler %4,3 ve gayrimenkul faaliyetleri %2,5 arttı. Verilerde ilk göze çarpanlardan nokta hane halkı tüketimi oldu. Hane halkı tüketim harcamalarında ilk çeyrekte %7,3 artış oldu. Devletin nihai tüketim harcamalarında %3,9 artış oldu. Bu büyümenin toplumun tamamına fayda sağlamadığı aşikardır. 

Merkez Bankası rezervleri artıyor güzel ve doğru bir gelişme. Bankaların kredi büyümesi yavaşladığını görüyoruz. Artan faizler ve kredi kullanımın azalması piyasanın sıkışmasına neden oluyor. Bankaların kredi/mevduat oranı da %83 kadar geriledi. Borçlanarak ve kredi ile büyüyen şirketlerimiz böyle dönemlerde ciddi sorunlar yaşıyorlar. Bu durumun çeklere ve senetlere olumsuz yansıdığını görüyoruz. 

  • Yazılan çekler ve protesto olan senetlere baktığımızda ise;2024 yılı ilk 4 ayında karşılıksız çıkan çek tutarı %292 artarak 43,1 milyar TL oldu. 
  • Protestolu senet %267 artış ile 10,1 milyar TL oldu. 
  • 2024 yılı ilk çeyreğinde kredi kartı borcunu ödeyemeyip takibe düşen sayısı %40 artış ile 465,369 kişiye yükseldi. 
  • Konkordatoda çeken firma sayısı ise;2020-2023 yılları arasında 895 firma varken 2024 yılı Mayıs sonu itibariyle bu rakam 1743 yükseldi. Son dönemdeki artış dikkat çeken noktalardan birisi. 

Yüksek enflasyon ve belirsizlik ile tüketim maalesef devam ediyor. Hükümetin hala piyasalara o güveni veremediğini görüyoruz. Kamu tarafının yeterince tasarruf etmemesi ve sadece paa politikasının da yeterli gelmemesi işleri zorlaştırıyor. Yılın geri kalanında iç talebinde biraz azalacağını düşüyorum. 

Son 20 yıllık ekonomiye baktığımızda borçlanarak ve tüketerek bir büyüme olduğu görülüyor. Plansız ve doğru bir büyüme yapılmadığı takdirde bunun ilerde sorunlara yol açacağını da unutmamak gerekiyor. Zira biz ülke olarak borçlanmamızı AVM, inşaat, yol vs. yerine enerjiye, sanayiye ve teknoloji yapsaydık ve bunun sonucunda katma değerli ürünler üretseydik durum çok farklı olurdur. Türkiye’nin katma değerli teknolojiyi kullanan üretimin toplam üretim içindeki oranının %3 seviyesindedir. Gelişmek ve refah seviyesini artmasını istiyorsak bu oranın %10 üzerinde bir yerde olması gerekiyor. Start-up önem vermeli, girişim fonları desteklenmeli, Ar-Ge yatırımları ve harcamaları artırılmalıdır. Teknolojiyi ve dijitalleşmeyi işimize uyarlamalı ve verimliliği artırmalıyız. Üretim ve teknoloji doğru kullanmalıyız. İmalatın ithalata bağımlılığını azalmalıyız. Yapay zekâ, su ve gıda konularına önem vermeliyiz. Sürdürülebilir bir büyüme ve toplum refahı için büyümeyi tüm paydaşlara yaymalıyız. 

Saygılarımla…2.6.24

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close