Ramazan Çınar | Ağustos 2025

Dünya Ticaret Örgütü (WTO), 2025 yılı için küresel mal ticareti hacmi büyümesinin %0,9 olacağını açıkladı. Bu, Nisan ayındaki -%0,2’lik daralma beklentisine göre belirgin bir iyileşme, ancak pandemi öncesi %2,7’lik öngörülerin oldukça altında. WTOnetThe Times of India.

Bu toparlama, ABD’de yaşanan ithalat öne çekimi (frontloading) sayesinde gerçekleşti. Ancak Ağustos itibarıyla uygulanan yeni “karşılıklı” gümrük vergilerinin, yılın ikinci yarısında ve özellikle 2026’da ticaret hacminde baskıyı sürdüreceği beklentisi hâlâ geçerli. Bunun yanında: Dünya Bankası, küresel ticaret büyümesini %1,8’e çekti; bu, pandemi öncesi ortalama olan %5,9’un üçte biri. Bu tablo, ticaret-ihracat odaklı ekonomiler için önemli bir engel yaratıyor. Tarife savaşı ortamında öngörülebilirlik azalıyor, yatırımcı ve iş dünyası dinamik karar vermede zorlanıyor. Faizlerin hala yüksek seyretmesi, FED faiz indirimi beklentisinin azalması, diğer Merkez Bankalarının hala net bir şekilde nasıl faiz indirimi politikasına gideceğinin belli olmaması, jeopolitik risklerin artması ve en önemlisi hala enflasyonun tüm dünyada yüksek seyretmeye devam etmesi ticaretin yavaş devam etmesine neden olur. 2026 yılı ilk çeyreğine kadar da bu olumsuzlukların devam etmesi muhtemeldir. 

Türkiye: Büyümenin Gölgesinde Direnç

2024 yılını Türkiye %3,2 büyümeyle kapattı; bu, kredi sıkılaştırmasına rağmen başarılı bir performans. Baktığımızda ise bu büyüme rakamsal olarak iyi görünse de tabana yayılmayan bir büyüme olduğu aşikardır. Bunun gerçek bir büyüme olmadığı da net görülmektedir. Vatandaşın genelinin bu büyümeden olumlu bir etki görmediği de nettir. 

2025 büyüme beklentileri:

  • Reuters anketine göre, büyüme %2,8 civarında bekleniyor (hükümetin hedefi %4). 
  • IMF tahminleri ise %2,7 olarak güncellendi. 
  • IMF ülke sayfasında yer alan veriye göre Türkiye için 2025 büyümesi %3,0, enflasyon tahmini %35,9  

Enflasyonun orta vadede %30 seviyelere gelmesi ve 2026 yılı sonuna doğru da %20 seviyelere inmesi öngörülüyor. Rakamların ne kadar gerçekçi olacağı ise ayrı bir tartışma konusudur. Yaşanan enflasyon hala yüksek ve hane halkı alım gücü her geçen gün azalmaya devam ediyor. Cari açık ise GSYH’nin yaklaşık %1,5–1,6’sı seviyesinde stabil seyredecek.

Risklerle Dengede Bir Yıl

Küresel ticarette tarifeler ve jeopolitik belirsizlikler, Türkiye gibi dışa açık ekonomileri tehdit ediyor. %0,9’luk kısa vadeli toparlanma umut verici görünse de bu rekabetçi ortam sürdürülebilir değil. İçerde en önemli etkenlerden birisi de kur riskimizin bulunmasıdır. Piyasamızı en hızlı ve en kolay etkileyen nokta ise kurların hızlı ve ani hareketleridir. 

Türkiye’nin ekonomik direnci:

  • Büyümesini %2,7–3,0 aralığında tutabiliyor, enflasyonda düşüş sinyalleri var.
  • Ancak dış talep ve sermaye akışındaki düşüşler, büyüme potansiyelini baskılıyor.
  • Sanayi PMI, Temmuz 2025’te 45.9 ile 16 aydır süren daralmayı sürdürdü. İç ve dış siparişlerin zayıf olması üretim ve istihdam üzerinde baskı yaratıyor. Düşen iç tüketim ve azalan dış talep, özellikle KOBİ ve üretici firmalarda nakit akışında ciddi sıkışıklık yaratabilir. 

Küresel Büyüme Güncellemesi: IMF’den Rafine Tahminler ve Türkiye’ye Yansımalar

IMF, Temmuz 2025 tarihli Küresel Ekonomi raporunda, küresel büyüme beklentisini %2,7’den %3,0’a, 2026 öngörüsünü de %3,1 olarak revize etti. Türkiye için ise 2025 büyümesi %2,7’den %3,0’a, 2026 ise %3,2’den %3,3’e çıkarıldı. Bu, iç ekonomik direncin bir işareti olsa da dış talep zayıflığını tamamen elimine etmiyor.

IMF’ye göre:

  • Brüt uluslararası rezervler Mart 2025 sonrası toparlanma emareleri gösterse de henüz yeterli değil. Ancak bu toparlanma özel sektör tasarruflarına dayalı; dolayısıyla sürdürülebilir değil. 
  • IMF’in rezerv yeterliliği ölçütüne göre Türkiye, rezerv adekvatlığı açısından %100 eşik seviyesinin yaklaşık %72’si kadar bir performans sergiliyor — bu kırılganlık anlamına geliyor. 

Önerilen stratejiler:

  • Kurumsal güveni artırmak için net ve öngörülebilir ekonomi politikaları.
  • Dış ticaret çeşitlendirmesi, alternatif pazarlar ve yerli üretim destekleri.
  • Enflasyonla mücadele ve mali disiplin sürdürüldükçe kredi maliyetleri ve borçlanma riski azalır.
  • Finansmana erişim sorunun çözülmesi. 
  • KOBİ’lerin verimliliğe yönlendirilmesi.

Saygılarımla…10.8.25

Visited 1 times, 1 visit(s) today
Close