Ülkemizin kalkınması ve gelişmesinde sanayinin rolü çok önemlidir. Gelişmekte olan ülkelerin sanayi hamleleri ile ekonomilerini daha güçlü hale getirebilirler. Üreterek büyüme sizleri sürdürülebilir ve gelişebilir bir ekonomik duruma getirir. Sürekli olarak ülkemizin büyüdüğünden bahsediyoruz fakat bu büyümenin içeriği nedir, sürdürülebilir bir büyüme mi, büyüme modeli nedir ve en önemlisi bu büyümeden kaynaklı gelir dağılımının nasıl olduğu önemlidir.
Geçtiğimiz hafta İkinci 500 Sanayi şirketi açıklandı. Konya’dan da 14 firmanın yer aldığı liste geçmiş yıllara göre Üretimden Net Satışlarında artışın olduğu görülmektedir. Grafikte ikinci 500 yer alan firmaların Üretimden Net Satışlardan elde edilen gelirleri yer almaktadır. 2015 ile 2020 yılları arasında sürekli bir büyüme olduğu görülmektedir. Bu durum bizlere umut vermekte ve gururlandırmaktadır.
Aynı dönemde GSYH değişim, enflasyon, işsizlik ve Tl değeri konularına baktığımızda ise maalesef başarılı olmadığımız sanayi şirketlerine ayak uyduramadığımız görülmektedir. Bu durumda bizi olumsuz etkilemektedir. Örnek vermek gerekirse; 2019 yılında 761,4 milyar $ olan GSYH, 2020 yılında 717 milyar $ gerilemiştir. Dış borç stokumuzun milli gelire oranına baktığımızda ise; 2010 yılında %37,5 seviyesinde olan oran 2020 yılı sonu itibariyle %62,8 yükselmiştir. Buradaki değişim de sizin risk priminize etki etmektedir. Dış borç stokunun artmasındaki nedenler ise; borç stokundaki artış ve dolar kurunun yükselmesiyle azalan milli gelirdir. Enflasyondan arındırılmış ve TL bazında değerlendirme yapıldığı için büyümüş görünsek de TL’nin değer kaybetmesinden dolayı dolar bazlı GSYH küçülmüştür. Bu durum yatırım ortaklılıklarını, rekabet gücümüzü, firmalarımızın büyüme hızını, yatırımlarını olumsuz etkilemektedir.
Ülkemizin ekonomik politikalarımızın odağında büyüme vardır ki bunu net bir şekilde son yarım asırda görmekteyiz. Tabi ki burada sürdürülebilirlik, planlama açısından bakıldığında ise başarılı olmadığımızı daha çok popülist ve kısa vadeli planlar yer aldığını görmekteyiz. 1950-1960 yıllarında ekonomik göstergeler açısından bize yakın olan ve ülkemiz ile mukayese edilen G.Kore uzun vadeli hedefler, planlamalar ve çalışmalar ile doğru sonuçlar almıştır. İşsizlik, enflasyon, markalaşma, sürdürülebilirlik ve halka yansımalarına baktığımızda tek başına büyümenin yeterli olmadığı aşikardır. 2021 yılı Q1 büyüme verilerine baktığımızda; G.Kore %1,8 büyümüş, biz ise %7 büyüme gerçekleştirdik. Fakat halka yansımasına baktığımızda işsizlik, genç işsizlik enflasyon konusunda onların daha az büyüme ile daha başarılı olduklarını görmekteyiz. O zaman da akıllara büyümemiz ne derece nitelikli sorusu gelmektedir.
Büyüme odaklı olmak güzel fakat bunun tek başına yeterli olmadığı hem veriler tarafından hem de diğer ülkelerle mukayese ettiğimizde net bir şekilde görülmektedir. Nitelikli bir büyüme, risklerin azaltılması, ön görülebilir politikalar, sanayinin daha fazla desteklenmesi, istihdam destekleri ve daha çok çalışmamız gerekmektedir.
Kıymetli dostum Halil Burkay’ın firması Sezersan A.Ş’nin ikinci 500 firmalarında görmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Kendisini ve çalışanlarını tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
Saygılarımla…11.7.21