Parasal genişleme süreci ile başlayan ve karşılıksız basılan bu paralardan dolayı dünya ekonomisi zor süreçler yaşamaktadır. Bundan dolayı da her geçen gün borçlanma artmaktadır 2008 yılında patlak veren Mortgage krizi ile sürecin daha da hızlandığını görüyoruz. FED 200 yılda bastığı paranın nerdeyse 8 katını bu zamandan sonra basmıştır. Kamu harcamalarını genelde vergiler ile karşılamaya çalışırlar fakat burada karşılanmadığı zaman bir bütçe açığı ortaya çıkmaktadır. Bu açığın finansmanı da borçlanma ile sağlanır. Küresel borçlanmaya baktığımızda 318 trilyon doları ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Borçlanmada en hızlı artışın Çin, İsrail, İsveç, Nijerya ve Suudi Arabistan olduğunu görüyoruz. Arjantin, Türkiye, Hollanda, Yunanistan ve İrlanda keskin düşüşlere tanık oldu. Küresel borçta geçen yılki artışın yaklaşık %65’i gelişmekte olan piyasalardan kaynaklandı. Verilere baktığımızda ise;
- 2019 yılında küresel borç 259 Trilyon $
- 2020 yılında küresel borç 292,6 Trilyon $
- 2021 yılında küresel borç 303 Trilyon $
- 2022 yılında küresel borç 308 Trilyon $
- 2023 yılında küresel borç 313 trilyon $
- 2023 yılında küresel borç 318 trilyon $
FED’in değişen politikaları ve yönetimi ile borçlanmada azalma dikkat çekiyor. Özellikle, 2024 yılının dördüncü çeyreğinde borç seviyelerinde belirgin bir düşüş görüldü. Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu geçen yıl 214,3 trilyon dolar olarakken, gelişmekte olan piyasalardaki borç 103,7 trilyon dolar oldu. Borcun dağılımına bakıldığında, hanehalkına ait borçlar 2024 sonu itibarıyla 60,1 trilyon dolara, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 91,3 trilyon dolara, kamu borçları 95,3 trilyon dolara ve banka gibi finansal şirketlere ait borçlar 71,4 trilyon dolara yükseldi.
Küresel borcun GSYH’ye oranı 2020’den bu yana kaydedilen ilk yıllık artış ile 2024’te %328’e ulaştı. Küresel borçlanmanın 2025 yılının ilk arısında da azalması öngörülüyor. Türkiye’de ise borçların GSYH’ye oranları dikkate alındığında, geçen yılın son çeyreğinde, hanehalkına ait borçlar %11,3’ten %10’a, finansal olmayan şirketlere ait borçlar %47,5’ten %39,7’ye, kamu borçları %33,8’den %26,6’ya ve banka gibi finansal şirketlere ait borçlar %17,3’ten %16,3’e geriledi.
ABD artık dünyada tabiri caizse polis olmayacağını düşünüyorum bunun nedenin de Elon Musk NATO’dan çıkılmasını desteklediğini belirten açıklamalarından da anlayabiliriz. Ayrıca Trump ile Zelensk arasındaki görüşmede de artık destek olmayacaklarını net bir şekilde belirtmesinden de anlaşılıyor. Bunlardan dolayı ülkelerin askeri harcamaları kendileri yapması gerekeceğini düşünüyorum. Askeri harcamaların GSYH içindeki payı da artacaktır. Bu yüzden borçlanmalar devam edecektir.
Bu yılında çok kolay ve finansman açısından rahat geçmeyeceğini düşünüyorum. Borçlanma maliyetleri yüksek seyretmeye devam edecektir. AB ile ABD arasındaki gerginliklerin devam edeceğini ve bunun farklı etkileri olacaktır. Bizim iç piyasada ise hala yabancı yatırımcıyı çekmekte zorlanmaktayız. Siyasi olumsuzluklar ve yapılan hızlı adımlar sonrasında hukuki sorunlar ve güvensizlik devam ediyor. Ukrayna ile arabuluculuk yapılması avantaj gibi görünse de orada da doğru ve dikkatli adımlar atmalıyız. Dünyanın gözü aslında üzerimizde olacak bunu avantaja çevirmeliyiz. Önümüzdeki süreçte yapılacak kabine değişimi bize kime yakın olduğumuzu biraz daha gösterecektir.
https://www.usdebtclock.org/world-debt-clock.html linkinden anlık tüm ülkelerin borçlanmasını, GSYH ve oranlarını takip edebilirsiniz.
Saygılarımla…3.3.2025