Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz oranını beklentilere uygun bir şekilde 500 baz puan artış yaparak %35 yükseltti. Seçim sonrası değişen ekonomi yönetimi ile 5.kez faiz artışı yapılmış oldu. Karar metninde öne çıkan nokta ilk günden beri vurgulanan enflasyon görünümündeki iyileşmeydi. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği belirtildi. Karar metninde dikkat çeken bir diğer nokta ise; dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar verildiği açıklandı. Mevduat payının artırılması içinde ilave adımlar atılacağı belirtildi. Seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdüreceğini açıkladı. Artan jeopolitik risklerin petrol fiyatlarını olumsuz etkileyeceğinden de bahsedilmiştir.
Tabi ki enflasyon ile mücadele edilmesi alım gücümüz açısından olumlu olmasına rağmen finansmana erişim noktasında da sorunlara yol açmaktadır. Merkez Bankasının yaptığı her faiz artışı firmaların daha yüksek maliyetler borçlanmalarına neden oluyor. Yüksek faizin bizlere bir faydası yok ama daha önce yapılan yanlış hamlelerin cezasını çekiyoruz. Tabi ki tek başına faiz artışları yeterli değil bu durumu diğer makro ekonomik enstrümanlarla desteklemek gerekiyor.
Avrupa Merkez Bankası ECB faizleri sabit tuttu. Dikkat çeken açıklama ise; Enflasyonun hala “çok uzun süre çok yüksek” kalmasının beklendiğiydi. Enflasyondaki geri çekilme baz etkisi ile gerçekleştiği için faizler uzun bir süre bu seviyede yüksek kalacağı belirtildi. Artan faizlerin talebi giderek azaltması ve enflasyonun düşmeye başlamasına yardımcı olduğu belirtildi.
Önümüzdeki süreçte faizlerin biraz daha yüksek seyretmesi ve enflasyonun henüz bitmediğini görüyoruz. Sıkıntılı sürecin hem biz de hem de dünyada maalesef devam edecektir. Hem kurların hem de faizlerin yüksek seyretmesi yatırımcıları zorlamaktadır ve borçlanarak büyüyen ekonomimizin ilerleyen dönemde büyüme hızında yavaşlama olması muhtemeldir. Firmaların nakit akışını düzenlemesi, vadeleri kısması ve üretim planlamalarını gözden geçirmesi gerekir. Ayrıca stok düzenlemesi yaparak işlerin verimli hale getirilmesi bu dönemim en önemli unsurlarındandır. Enflasyon sonrası yaşanacak resesyon büyümeyi yavaşlatacağı için talepte bir azalma olacaktır. Böylesi dönemlerde iyileştirme ve verimlilik bizlere katkı sağlayacak ve sorunsuz geçiş yapmamıza neden olacaktır.
Cumhuriyetin 100.yılı kutlu olsun. Değerlerimizi daha iyi anlayarak ve hissederek sahip çıkmalıyız. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ülkemizin bu günlere gelmesinde emeği geçen herkesi rahmetle anıyorum.
Saygılarımla…29.10.23